İnsanların, bireysel veya toplumsal beşeri hayatlarında, kritik dönemleri olur. Bu gibi durumlarda, çözüm veya çıkış yolu aramanın en doğru ve pratik yolu, korku veya heyecana kapılmadan,
DURUM MUHAKEMESİ yapabilmektir. Bu ne demek?
İçinde bulunulan kritik durumu, yaşanmış ve yaşanmakta olan, olumlu ve olumsuz etken faktörlerin analizini yapıp, sebep ve sonuçların doğru değerlendirilerek çıkış yolunun bulunması demektir. Bu yöntem akıl, mantık ve irade gücüne sahip insanlar için zor değildir. Konu toplumsal ise, kapsamı ve detayları fazlaca olabilir. Gerekli ve sorumlu kişilerin, diyalog, uzlaşı ve işbirliği anlayışı ile organize olup bir adım atmaları yeterlidir.
Türkiye Çerkes diasporasında, bu günlerde bu anlamda bir
DURUM MUHAKEMESİ'ne şiddetle ihtiyaç vardır.
Zira, yer yüzünde ve tarihin derinliklerinde, kökleri ve izleri güçlü olan Çerkes halkı, vahşi ve istilacı bir güç tarafından uygulanan soykırım ve sürgünden sonra, gerek anavatanda gerekse diasporada, yer yüzünden izleri silinmek üzere, karanlık bir sürece terk edilmiştir. Bu durumdan kaynaklı haksızlıklar karşısında ciddi bir mücadele vermesi gereken Çerkes halkının, örgütlenme sorunları nedeniyle, var olan potansiyel gücünü kullanamaz durumda olması kabul edlemez bir durumdur.
İkinci Dünya savaşından sonra filizlenmeye başlayan demokrasi, hak, adalet ilkelerinin etkisi ile, Çerkes halkının yaşayan nesillerinde hafıza uyanışları başladı. Önceleri diasporada kültürel amaçlarla sınırlı örgütlenmeler, giderek kimlik arayışına evrilirken, diaspora coğrafyası Türkiye, Suriye, Ürdün gibi ülkelerde, siyasi hareketlenmeler, askeri darbeler, demokrasi dışı olaylar yoğunlaşıyordu.
Bu ortamlarda, üniversitelerde öğrenim sürecinde olan genç kadrolar üzerinden gelişen hafıza canlanması ciddi darbeler aldı. Özellikle Türkiye'de kaynayan çatışmalı siyaset ortamında sağa sola savrulmalar oldu.
Bu süreç devam ederken, büyük bir sürprizle, Sovyetler birliği dağılıp, anavatan ile ilişkilerin başlaması sonucu, Çerkes halkında büyük bir heyecan ve hareketlenmeler başladı. Bu süreçte, Ana vatan tarafında çok anlamlı bir gelişme olarak DÇB'nin (Dünya Çerkes Birliği) kurulması, diasporada farklı hareketlenmeleri gündeme getirdi.
Ancak, kültür dernekçiliği üzerine kurulu örgütler ve farklı ideolojilerin etkisi altındaki kadroların farklı davranışları, DÇB'nin kuruluş felsefesinin doğru anlaşılmasını, ve günün şartlarına göre davranılmasını zorlaştırdı. Sonunda gecikmeli de olsa, kurulan KAFFED (Kafkas Dernekleri Federasyonu) içimizdeki uyumsuzlukların yanı sıra, Rusya Federasyonu Devlet yönetimindeki değişiklikler nedeniyle, yeterince etkili ve başarılı olamadı.
Diğer taraftan KAFFED kuruluş çalışmaları sürerken, amaç ve hedef aynı olmasına rağmen, BİRKAF, ABHAZFED gibi farklı üst kuruluşlar da devreye girdiler. Daha sonra ÇERFED (Çerkes Dernekleri Federasyonu) ve diğer farklı kuruluşların sahneye çıkışıyla toplum içerisinde dağılmalar, kutuplaşmalar ve çatışmalar devam etti. Halen de devam ediyor...
Bu duruma sebep, birikmiş önyargılarla birlikte temeldeki sorun, davaya gönül ve emek veren sahnedeki vatansever ve fedakar üyelerin çoğunun, sadece kendi doğrularına odaklanmış, farklı fikir ve görüşlere kapalı olmalarıdır. Diyalog, uzlaşı ve işbirliği anlayışına uzak durmalarıdır.
Genelde bilgi eksikliği ve algı farklılıklarından kaynaklanan bu durum, kendi içimizde enerji ve zaman kaybına sebep olurken, sessiz çoğunluğun ve potansiyel güç kaynaklarının toplumsal meselelerimizden uzak durduklarını görüyoruz.
Uluslararası kurumlar ve devletler boyutunda mücadeleyi gerektiren, toplumsal hak ve çıkarlarımızı savunabilmek için, önce kendi içimizdeki didişme ve tutarsızlıkları terkedip, büyük devletler ve uluslararası kurumlarla muhatap olabilecek, milyonları temsil eden güçlü bir kurumsal yapının gerçekleştirmesine odaklanmak gerekiyor.
Bu amaçla, kabulü mümkün olmayan bugünkü durum karşısında, Türkiye Çerkes diasporasında, her kurum ve gruptan, bilgisi birikimi ve hizmetleri ile bilinen kişilerin, kişisel kırgınlık ve dargınlıkları bir kenara bırakıp, diyalog, uzlaşı ve işbirliği anlayışı ile en kısa zamanda bir araya gelmeleri ve ciddi bir
DURUM MUHAKEMESİ yaparak, bir çıkış yolu aranması gerektiğine inanıyorum.
Halit Yaşar Nogay